Home » Featured » Yorum: Bütün Suç AK Parti Seçmeninin Öyle mi?

Yorum: Bütün Suç AK Parti Seçmeninin Öyle mi?

ak-parti-nin-antalya-mitingi-5791530_5_oAK Parti iktidarının neden olduğu felaketler orada. Gazeteciler, yazarlar, aydınlar, kanaat önderleri, siyasetçiler bunu topluma anlatmak için yazıyorlar, konuşuyorlar.

Hepimiz AK Parti seçmenine: “Lütfen artık olan biteni gör. Ülke senin oylarınla felakete sürükleniyor. Demokrasi büyük bir tehdit altında. Bunca yolsuzluk iddiası, neden oldukları bunca felaket ortadayken AK Parti’ye oy vermeye devam ederek ülkenin çöküşüne ortak olma” diyoruz.

Bizim sözlerimizi okuyan, dinleyen AK Parti seçmeni bize inanır da ikna olur mu ülkenin gidişatının farkına varır mı? Bunu bilemeyiz.

Yani bize düşen anlatmak, yazmak, konuşmak.

***

Fakat sınırı aşıp, işi AK Parti’ye oy verenlere hakarete kadar vardıranlar var. Şöyle diyorlar: “Nasıl oluyor da insanlar bunca yolsuzluk iddiasına rağmen hâlâ bu partiye oy veriyorlar? Bunu hiç anlamıyorum. Demokrasi elden gidiyor, özgürlükler kısıtlanıyor fakat AK Parti seçmeni bunu bir türlü görmüyor.

Yakınan, istiskal eden yazılar, konuşmalar…

Elbette AK Parti seçmeninin dikkatini ülkedeki gidişata çekmek için yazmalıyız, konuşmalıyız. Fakat işi hakarete vardırmak, bu insanlara ‘hipnotize olmuş bir topluluk’ muamelesi çekmek, ‘değerleri, hassasiyetleri olmayan insanlar‘ tanımlaması yapmak olacak şey değil.

AK Parti seçmenine hem ‘cahil’, ‘koyun’, ‘hipnotize olmuş’ deyip, hem de demokrasiyi, özgürlüğü, kurtuluşu onların alacağı bir tavra bağlamak hakikaten çok sığ.

Aydınlara, yazarlara, kanaat önderlerine düşen sızlanmak, serzenişte bulmak, “Nasıl olur da bu insanlar hâlâ AK Parti’ye oy verirler? Bunu bir türlü anlamıyorum” türü kahvehane sohbeti düzeyinde analizler yapmak değil. Aydınlara, durumu anlamak, nedenleri üzerine kafa yorup, topluma bir çıkış sunmak düşer.

Çünkü topluma tek bir çözüm önerisinde bulunmayıp, onları suçlamanın bir faydası yok.

Tek kusurlu AK Parti seçmeni mi?

Diyelim ki AK Parti seçmeni kör bir inat uğruna partilerinden vazgeçmiyorlar. Ve bu da ülkenin felaketine neden oluyor. Peki tüm bu yaşananlarda tek kusurlu AK Parti seçmeni mi?

Evine bir lokma daha fazla ekmek götürmekten başka, iktidardan hiçbir çıkarı olmayan seçmenin niçin bunca olumsuzluğa rağmen orayı terk etmediği üzerine kafa yormamız gerekmiyor mu? Hangimiz berbat bir işte çalışırken daha iyisini bulmadan o işten ayrılıyoruz?

Söyleyin hangimiz dostluklarımızı, arkadaşlıklarımızı sırf değerler üzerinden kuruyoruz? Hangimiz yanlışını, yolsuzluğunu, hakkaniyetten uzak tavrını gördüğümüz insanlarla münasebetimizi kesiyoruz? AK Parti seçmenleri uzaydan mı geldiler? Onları anlamak ona göre bir tavır ve politika geliştirmek gerekmiyor mu?

CHP’lilerin CHP’ye, MHP’lilerin MHP’ye kerhen oy verdiği bir dönemde AK Partililere “Niye oradan ayrılmıyorsun?” diyerek hakaret etmek dürüst insanların yapacağı bir şey mi?

Muhalefet, iş adamları, medya, aydınlar…

Kaldı ki ülkenin içinde bulunduğu durumu görmemek, tavır değiştirmemek suçsa, bütün suç AK Parti seçmeninin mi?

10 yıldır tek bir seçim kazanamadığı halde işgal ettikleri koltukları bırakmayan muhalefet partilerine mensup siyasetçilerin hiç mi suçu yok?

Ülkenin içinde bulunduğu durumu topluma anlatacak, onları ikna edecek yeterliliği, liyakati zekası olmayan siyasilerin hiç mi kabahati yok?

Milyarlarca dolarları olduğu halde Erdoğan’ın önünde el pençe duran iş adamlarının hiç mi günahı yok?

Ne olup bittiğini halka anlatmakla görevli medyanın kimi itaatkar ve çıkarcı patronlarının hiç mi suçu yok?

Kendisi ideolojik fanatizmden kurtulmadığı halde AK Parti seçmenine “Niçin ideolojik davranıyorsun?” diye akıl vermeye çalışan aydınların, yazarların hiç mi suçu yok?

Üniversitelerde binlerce akademisyen var. Olup bitene bir tek gün seslerini yükseltmediler. Onların hiç mi kusuru yok?

Erdoğan’ın emir kulu kesilen yargı mensuplarının hiç mi günahı yok?

Bütün bunlar temiz, tek kabahatli Ak Parti seçmeni öyle mi?

AK Parti’yi eleştirip Sarıgül’e oy verenler

Ülke bu haldeyken “Ay şekerim ben bu insanları hiç anlamıyorum, hâlâ bu partiye nasıl oy verebiliyorlar?” deyip tatilinden, lüks yaşantısından, keyfinden zerre kadar ödün vermeyen tuzu kuruların hiç mi suçu yok?

Mustafa Sarıgül’ü aday yapıp sonra da AK Parti’yi yolsuzluk üzerinden eleştirenlerin samimiyetsizliğinin bu halde olmamızda hiç mi etkisi yok. Mustafa Sarıgül’e oy verip sonra da “Ben bu AK Partilileri hiç anlamıyorum bunca yolsuzluk varken nasıl oy verebiliyorlar?” diyenlerin hiç mi kabahati yok.

Dünya yıkılsa CHP’den, Türkiye yok olsa MHP’den başka bir partiye oy vermeyeceklerin, AK Parti seçmenine fanatik muamelesi çekmesi de ayrıca tuhaf.

Demek AK Parti seçmeni istemezse bu ülkede demokrasi de olmayacak özgürlük de. Öyle mi? Ülkenin selameti, demokrasinin sıhhati, özgürlüğümüz AK Parti seçmeninin iki dudağı arasında. Bu hepimiz için utanç verici bir durum değil mi?

Toplumu tanımamız gerek. İnsanlar neye öncelik veriyor, biz neye öncelik veriyoruz? Bunun üzerinden düşünmemiz gerek. Toplumun bu hale nasıl geldiği, nasıl getirildiği üzerine kafa yormamız gerek. Çok basit bir durum var ortada: Yoksul insanların ekmeğe, zenginlerin ise demokrasiye ve özgürlüğe ihtiyacı var.

Bu ikisini nasıl ve nerede bir araya getireceğiz? Bunun üzerine hep beraber kafa yormamız gerekmiyor mu?

Olup bitenden toplumun bir kesimini sorumlu görüp onları suçlamak, entelektüel insanlara yakışmaz.

AK Parti seçmenine de bir çift sözüm var

Hal böyleyken yazımın sonunda AK Parti seçmenine de bir çift sözüm var: Ülke büyük bir girdaba doğru sürükleniyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da dediği gibi “Ülke beka mücadelesi veriyor.

Türkiye AK Parti iktidarı elinde ‘beka mücadelesi‘ veren bir ülkeye dönüştü. Lütfen daha fazla bu felaketin ortağı olma. Lütfen hiç bir çıkarın olmadığı halde 3-5 bin çıkarcının kazancı için bu günaha ortak olma.

Oy verecek başka bir parti bulamıyorsan bile sandığa git ve boşa oy kullan. Bu felakete ortak olma ki gelecekte çocuklarının yüzüne bakacak durumun olsun.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.