Home » Featured » Yorum: Erdoğan’ı Nasıl Başkan Yapamazlar?

Yorum: Erdoğan’ı Nasıl Başkan Yapamazlar?

images-5AKP’nin 7 Haziran yenilgisini Erdoğan’ın aktif seçim kampanyası yürütmesine ve başkanlık sistemi propagandası yapmasına da bağlayanlar olmuştu…

Şimdi ise 1 Kasım zaferini Erdoğan’ın meydanlarda pek gözükmemesine ve AKP’nin başkanlık sistemi kampanyası yapmamasına da bağlayanlar var.

İşin gerçeği ise şu: AKP 1 Kasım’da MHP’den beş, HDP ve ‘Milli İttifak’tan da ikişer puan oyu, mevcut ‘fiili başkanlık rejimi’nin başarıyla uyguladığı ‘ölümü gösterip sıtmaya razı etme’ taktiği sayesinde, korkutarak aldı. Bir kısım seçmenin, güvenlik, istikrar ve güçlü iktidarı, ancak AKP’nin karşılayabileceği hayati ihtiyaçlar olarak algılaması sağlandı.

Artı dokuz puan’ı meydana getiren seçmenin, başkanlık sisteminden meydanlarda söz edilmemiş olmasında AKP’ye oy atmak için bir neden bulduğunu varsaymak, yorumda aşırıya kaçmaktır.

Nasıl kazanılmış olursa olsun bu yüzde 49,5 oy, Erdoğan’da rejimi için ihtiyaç duyduğu anayasaya sonunda kavuşabileceği umudunu canlandırmışa benziyor. Yoksa rejimin gazetelerinden biri hemen her gün birinci sayfasında, ‘Başkanlık, başkanlık’ diye tempo tutmazdı.

Yorum farkı

Mamafih Erdoğan rejiminin bu kendine özgü fiili karakteri iktidar içinde bazı yorum farklarının doğmasına da vesile oluyor. Mesela Başbakan Davutoğlu… 2014’te atandıktan sonra gerçek bir başbakan olabileceğini sandı, denedi ama Erdoğan izin vermedi. Davutoğlu 1 Kasım 2015’in ardından artık atanmış değil seçilmiş ve dolayısıyla gerçek bir başbakana dönüştüğüne kanaat getirmiş olmalı ki başkanlık rejimi hususunda Saray’ın iradesi hilafına konuşmaya başladı.

Geçen salı TRT’ye verdiği mülakatta şunları söyledi: “Başkanlık ya da parlamenter sistem bir mekanizmadır. Her ikisinin de özgürlükçü örnekleri de vardır otoriter örnekleri de… Önemli olan siyasi felsefenizdir. Üzerinde ittifak edeceğimiz husus özgürlükçü, vesayete karşı, güçler ayrılığı ilkesine dayalı, herkesi vatandaşlık kavramı çerçevesinde kapsayıcı, kültürel birikimimize ters düşmeyen, evrensel değerlere uygun olması. (…) Birinci gündem maddemiz bu değil (başkanlık sistemini kastediyor). Dayatarak gündeme getirecek değiliz. Mutlaka uzlaşıyla olacak. Ancak bu, bugünün tartışması değil.

Davutoğlu’nun başkanlık sistemini istemediğini biliyoruz. Ayrıca tarif ettiği de Erdoğan’ın istemediğini bildiğimiz başkanlık sistemi. Çünkü Erdoğan tüm gücün kendi elinde toplandığı, aşırı merkezileşmiş bir başkanlık rejiminin anayasasını istiyor.

Davutoğlu’nun başkanlık sistemini öncelikli gündem maddesi olarak görmemesinin nedeni ise AKP’yi tek başına anayasa yapmaktan alıkoyan 14 sandalye eksiğinden başkası değil. AKP 330’u geçseydi Davutoğlu’nun Erdoğan’a karşı direnme zemini olamazdı.

O zaman TRT’ye mevcut durumdan bahsederken, “Cumhurbaşkanı ile başbakan arasında her an problem çıkarmaya ayarlı bir yapı var” diyemeyecekti.

Makul bir izahı var mı?

AKP’nin başkanlık rejimi anayasası için 14 eksiği söz konusu iken rejim medyasının başkanlık hezeyanlarına gark olmasının meşruiyet sınırları içinde makul bir izahı var mıdır?

Mesela, MHP mi?

Bu bahiste akıl ve mantık şunu icap ettirir: Erdoğan’ın MHP’yi başkanlık rejimi anayasasını desteklemeye ikna etmesinin ön koşulu, bu partiyi kendisini lağvederek AKP’ye katılmaya da razı etmesidir.

Mevcut MHP veya benzeri aşırı sağcı bir parti adayının muhayyel başkanlık rejiminde iktidar yüzü görmesi çok ender ortaya çıkan dengelere ve şansa kalacaktır.

MHP’nin ancak bir koalisyona katılarak iktidar ortağı olması öngörülebilir ki bu da sadece parlamenter rejimde mümkündür. Tabii bunu da Bahçeli’nin münzevi siyaset anlayışını yok varsayarak söylüyoruz.

Rasyonel siyasi düşünce MHP’yi başkanlık sistemini desteklemekten men eder.

Gelelim HDP’ye…

HDP’nin Kürt sorununa çözüm getirmeyen, güçlü kontrol ve denge mekanizmalarıyla mücehhez ve adem-i merkeziyetçi olmayan bir başkanlık sistemini desteklemesi eşyanın tabiatına aykırıdır.

Demirtaş daha geçenlerde “Bir başkanlık önermiyorlar, diktatörlük öneriyorlar ve biz asla buna evet demeyiz. Biz yerel yönetimlerin güçlenmesini öneriyoruz” demedi mi?

CHP’yi ise bu bağlamda değerlendirmeye hiç katmamak gerekir.

Hezeyan nöbeti değilse kokusu yakında çıkar

Siyasetin meşruiyet sınırları içinde kalarak düşününce bu meclis aritmetiğinden Erdoğan’ın istediği başkanlık rejimini çıkarmanın imkansız olduğu görülecektir.

Peki, 1 Kasım’dan hemen sonra ‘başkanlık da başkanlık’ diye hoplayıp zıplamaya başlayanların bu olağandışı hareketlenmesini hangi hesaba bağlamak lazım?

Bu bir hezeyan nöbeti değilse kokusu yakında çıkar.

Kadri Gursel

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.