Muhalefet partilerinde lider değişimi hareketliliği yaşanıyor.
CHP ve MHP’de öne çıkan adaylar parti kongrelerinin toplanmasını bekliyor.
Adayların medyaya yansıyan konuşmalarına, demeçlerine baktığımızda hepsinin birbirinden iddialı olduğunu görüyoruz. Konuşmalarında ortak bir cümle var: “Ben başa geçersem ilk seçimde partimi iktidar yaparım.” İlginç nokta şu ki hiçbirinin konuşmasında hangi yolla, hangi politikayla, nasıl bir değişimle bu başarıyı yakalayacağına dair bir işaret yok.
Mesela MHP’nin lider adayları Meral Akşener, Sinan Oğan, Koray Aydın. Hepsi de birbirinden önemli isimler. Fakat bize Devlet Bahçeli’den farklı ne söylüyorlar? Ne vaat ediyorlar? Bunu bilmiyoruz.
Devlet Bahçeli’nin yaptığı neyi yapmayacaklar veyahut yapmadığı neyi yapacaklar? Toplumsal barışı nasıl sağlayacaklar? Ülkeyi kasıp kavuran bu kutuplaşmayı nasıl sona erdirecekler? Yıllardır MHP’ye oy vermeyen seçmenlerden hangi politikayla, hangi siyasi üslupla oy isteyecekler?
“Partimizin politikası, söylemleri, tutturduğumuz siyasi rota doğru ama Devlet Bahçeli bunu iyi uygulayamıyor” mu diyecekler. Yoksa “Köklü bir zihniyet değişimi yapacağız” mı diyorlar? Bunu diyorlarsa niçin açıkça söylemiyorlar?
Mesela Kürtlerin sorunları var. Bunu çözmek için ne öneriyorlar?
Gerçek bir demokrasiden ne anlıyorlar? Anladıkları demokrasiyi nasıl ve hangi politikayla uygulayacaklar?
Dış politikada yeni ve ağır bir durumla karşı karşıyayız. Nasıl bir yol izleyecekler de sorunları ülkeye zarar vermeden çözecekler?
Kendi tabanlarını dönüştürecek, demokrat çizgiye çekecek bir liderliğe ihtiyaç var. Bunu göze alacaklar mı? Alacaklarsa kongre öncesi niçin bu konularla alakalı tek cümle etmiyorlar?
CHP’de de durum aynı
Aynı durum CHP için de geçerli.
Orada da Muharrem İnce, Mustafa Balbay ve Umut Oran liderliğe aday.
Onların da söylemleri pek farklı değil. Hepsi de ilk seçimde partilerini iktidar yapacağının garantisini veriyor. Fakat bu iddiayı temellendiremiyorlar.
Yaptıkları konuşmalardan, meselelere gösterdikleri yaklaşımlardan bu adayların Kemal Kılıçdaroğlu’ndan olumlu anlamda ne farkları olduğunu bilmiyoruz.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı neyi beğenmiyorlar veyahut yapmadığı neyi yapacaklar? Ülkedeki bu ağır kutuplaşmayı hangi politikayla ortadan kaldıracaklar?
Toplumun bütününe güven verecek, onları kendilerine inandıracak nasıl bir siyasi üslup benimsemeyi düşünüyorlar, bilmiyoruz.
Ne netlik ne var ne cesaret
Esasında Türkiye’nin içinde bulunduğu bu durumdan muhalefet partilerindeki lider değişimiyle çıkılabileceğine inananlardan değilim.
İç barışımız zedelendi. Farklı kesimlerin arasındaki güven neredeyse yok oldu.
Toplumun bütününe güven verecek, kutuplaşma siyasetinden beslenen AK Parti’nin ve Erdoğan’ın bu siyasetini boşa çıkaracak nasıl bir politika tutturacaklar? Bu konularda hiçbir netlik yok. Sadece netlik değil, gerçek bir zihniyet değişiminden bahsedecek cesaretleri de yok.
MHP’nin de CHP’nin de gerçek anlamda Türkiyelileşmesi gerekiyor
Lider değişimiyle işlerin yoluna gireceğine inananlardan değilim, çünkü ülkenin büyük sorunları var. Yaşlı liderlerin gidip yerlerine genç liderlerin gelmesiyle altından kalkılacak sorunlar değil bunlar.
Liderlerin değil, zihniyetin, politikanın, söylemin değişmesi gerekiyor. Köklü bir dönüşüm gerekiyor. Ton farkı değil, renk değişimi gerekiyor.
MHP’nin de CHP’nin de gerçek anlamda Türkiyelileşmesi gerekiyor. İdeolojik ve etnik temelli politikadan uzaklaşıp özgürlükçü, yenilikçi, eşitlikçi bir çizgiye yönelmeleri gerekiyor. 1970’lerin siyasi söylemiyle yol kat edemeyeceklerini anlamaları gerekiyor.
Adaylara bir çift söz
Bu nedenle lider adaylarına bir çift sözüm var:
Sorun liderlerinizde değil. Lideri olmaya çalıştığınız partinizin tabanını da kapsayan zihniyetinde. Meselelere yaklaşımlarında. Demokrasiyi bütünüyle benimsememiş olmalarında.
Sizin kişisel kariyer dönüşümünüzü izlemeye hevesli değiliz. Millet olarak aradığımız umut sizde var mı ona bakıyoruz. Siz ise bize kişisel vasıflarınızı, öz geçmişinizi, geleceğe dair kariyerinizle ilgili planlarınızı anlatıyorsunuz.
Haftalardır konuşuyorsunuz. Fakat siyasi bir konuşma yapmıyor, politik bir cümle kurmuyorsunuz.
Toplumun dünyayla konuşan, entelektüel, demokrat, özgürlükçü ve eşitlikçi liderlere ihtiyacı var.
Güler yüzlü olabilirsiniz. Daha heyecanlı olabilirsiniz. Daha genç olabilirsiniz. Hatta daha karizmatik de olabilirsiniz.
Bunların kişisel kazanım sağlamaktan başka kıymeti yok…
Bize nasıl bir Türkiye vaat ediyorsunuz? Sorunlarımıza ne tür çözümler sunuyorsunuz?
Size baktığımızda, ne yazık ki gerçek bir demokrat kişilik göremiyoruz. Kendiniz demokrat, özgürlükçü, eşitlikçi olmadan ülkeye demokrasiyi nasıl getireceksiniz?
Memlekete, millete ne faydanız olacak?
Bugünkü liderlerin en büyük kusuru tabanın ideolojik ve etnik temelli hassasiyetlerine teslim olmaları. Siz bu sorunu nasıl aşacaksınız?
İdeolojiyi ve etnik kökeni merkezine alan siyaset ülkeyi daha da kutuplaştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Bundan vazgeçecek misiniz? Vazgeçecekseniz bunu niçin şimdiden açık yüreklilikle ilan etmiyorsunuz? Vazgeçmeyecekseniz hangi yöntemle kutuplaşmayı bitirip oylarınızı artıracaksınız?
Kürt’ün MHP’ye, dindarın CHP’ye oy vermesini neyle, hangi politika değişimiyle sağlayacaksınız? Memlekete, millete ne faydanız olacak, nasıl bir hayrınız dokunacak?
Bu değişimi sağlamadığınız takdirde var olan oy oranlarınızın üç beş puan artması meseleyi halletmiyor. Umarım bunun farkındasınızdır.
Adaylık yarışında kişisel veyahut ideolojik kazanımızı değil, toplumsal kazanımı öncelik edinerek bize sahici bir cümle kurmak zorundasınız. Sizden bunu bekliyoruz.
Çünkü sadece sizin kariyer hesaplarınızı değil, ülke olarak hep beraber ne kazanacağımız görmek istiyoruz.
Buna hakkımız yok mu?
Levent Gültekin
You must log in to post a comment.