Home » Featured » Yorum: PKK’nın Gerçek Destekçileri

Yorum: PKK’nın Gerçek Destekçileri

erdoganBazı konuları sık sık tekrarlamak gerekiyor.

Yoksa meselenin nasıl başladığını unutturup bizi sonucuna bakarak tavır almaya zorluyorlar. Yani bir anlamda evi ateşe veren kimse bir süre sonra itfaiyeci elbisesiyle karşımıza dikilip, ona yardım etmemizi bekliyor.

İstiyor ki üzerindeki elbiseye kanıp onun gerçekten yangını söndürmek istediğine inanalım.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, devletin PKK ile mücadele politikasını eleştiren akademisyenler için söylediği nezaketten, incelikten uzak, sorumluluk duygusundan yoksun, ülkesini seven bir devlet adamına yakışmayacak düzeydeki cümlelerini duyunca şöyle dedim: “Hem suçlu hem güçlü.

Hem evi bilerek, isteyerek ateşe verdi, hem de yangını söndürme konusunda ona güvenmeyenleri vatan haini ilan ediyor.

Peki kim ülkesini daha çok seviyor? PKK ile mücadelede iktidarın yanında olanlar mı yoksa karşısında olanlar mı?

Kimsenin ülke sevgisini ölçecek veya sorgulayacak değilim. Fakat her şey hepimizin gözü önünde oluyor. Tüm olanları unutup, olmamış gibi davranacak kadar da akıl yoksunu olmamak gerek.

Bu nedenle filmi biraz geriye sarmak istiyorum.

Kimseyi dinlemediler

Türkiye’de işler şöyle yürüyor: İktidar yanlış, hesaplı, çıkarcı politikalar uyguluyor. Ülkenin yararını değil, kendi çıkarını, ideolojik kazanımını önceleyen adımlar atıyor.

Tüm bu yanlış, hatalı politikalar neticesinde ülke adeta ateş çemberine dönüyor. Sonra dönüp ülkeyi felakete sürükleyen o değilmiş gibi herkesi kendi yanında durmaya zorluyor. Üstelik bir de büyük bir pervasızlıkla suçu başkasına atıyor.

Suriye meselesinde bunu yaşadık. Ülkeyi büyük bir açmaza sürükleyecek politikasını bütün uyarılara rağmen kör bir inatla sürdürdü.

Bu politikayla bu işin sonu ülkemiz açısından felaket olur” diyenleri dinlemedi.

Sonunda yangın büyüdü, etrafı sardı. Şimdi uyguladığı hatalı politikalar neticesinde ortaya çıkan tabloyu anlamamızı ve ona destek olmamızı bekliyor. Aynı durum PKK meselesinde de geçerli.

İktidar, sorunu çözmek için barış süreci yürütüyordu. İnsanlar yazdılar, uyardılar: “Bu böyle gitmez. Bu akılla, bu yaklaşımla barış gelmez” diye adeta feveran ettiler.

Fakat kimseyi dinlemedi.

Hem siz hem de PKK barış sürecinin yarattığı ortamı istismar ediyorsunuz. Gerekli adımları biran önce atın yoksa daha büyük felaket gelecek” diyenleri hiç dinlemediler.

İki buçuk yıl boyunca ipe un serdiler. Çünkü birinci öncelikleri sorunu çözmek değil, oylarını artırmaktı. Derken, Cumhurbaşkanı Erdoğan “Barış sürecinin seçimde çok zararını gördük” deyip masayı devirdi.

Kimilerinin “Masayı deviren iktidar mı, Allah’tan kork” dediğini duyar gibiyim.

Şöyle bir düşünün: AK Partili bakanların büyük bir şatafatla imzaladığı Dolmabahçe mutabakatını “Tanımıyorum” diyen kim?

Ne vardı Allah aşkına o mutabakatta? Elinizi vicdanınıza koyun ve o 10 maddeyi bir daha okuyun. Bir bakın bakalım kabul edilmeyecek Türkiye’nin aleyhine olan tek bir madde var mı?

Dolmabahçe mutabakatını tanımıyorum, Kürt sorunu yoktur” deyip ‘süreci buzdolabına kaldıranın’ kim olduğunu unutacak mıyız?

Ve üstelik bunu niçin, hangi hesapla yaptığını bildiğimiz halde olmamış gibi mi davranacağız. Bütün sözleri, davranışları ve siyasi hesapları ortada olan birinin sorunu çözmek için çabaladığına inanabilir miyiz?

Derdiniz PKK ile mücadele edip sorunu çözmek değil ki

İnanmamızı ve destek olmamızı bekliyorlar.

Niye olalım? Ne yapmaya çalıştığınızı, ne amaçla yaptığınızı bilmiyor muyuz? Sizin derdiniz sorunları çözmek değil, o sorunları kendi çıkarınıza göre kullanmak.

Bunu açıkça gördük.

Meseleye böyle yaklaştığınız için işinize geldiğinde ‘barış’, işinize geldiğinde ‘savaş’ diyorsunuz.

Sırf iktidarda kalmak için bilerek isteyerek gözünü kırpmadan ülkeyi ateşe atan birine niçin inanalım? Barış sürecinden zarar gördüğünü açıkça itiraf eden birinin gerçekten sorunu çözmek istediğine bu nedenle mücadele ettiğine neden inanalım?

Hem hangi mücadele? Sizin derdiniz PKK ile mücadele edip sorunu çözmek değil ki?

Eğer öyle olsaydı siyasetin yolunu tıkamaz, insanları siyasete yöneltir silahı da dışlardınız. Toplumun duygularını incitici politikalardan uzak dururdunuz.

Yanlış yapıyorsunuz” diyene dağın yolunu göstermezdiniz.

Üstelik yaptıklarınızla alenen PKK’nın ekmeğine yağ sürüyorsunuz.

Biz niye sizin yanınızda duralım ki?

Tam da ülkemizi sevdiğimiz, geleceğinden endişe ettiğimiz için bu vicdan, akıl, yoksunu politikalara ‘hayır’ diyoruz. Daha önce söylemiştim: “PKK’nın kirli olması sizi temiz kılmaz. Sizin kirli olmanız da PKK’yı temiz yapmaz.

Hâlâ aynı noktadayız.

İkiniz de ölen çocukların cesetlerinden, yıkılan şehirlerden, evini terk eden insanların gözyaşından iktidar çıkarma derdindesiniz.
Meseleye birazcık vicdanla bakan herkes bunu görür.

Bu ülkeyi siz yönetiyorsunuz, PKK değil

Peki gelinen bu noktadan ne yapacağız?

Hendeklere göz yumalım, meydanı PKK’ya terk edelim, silahla özerklik isteyen siyasi zekasızlığa teslim olalım” mı diyoruz?

Elbette hayır.

O hendeklerde, sizin sözünüzü dinlemeyip örgüte katılmış kendi çocuğunuz olsaydı nasıl davranacaktıysanız öyle davranın” diyoruz.

Şehit edilen asker, polis kendi çocuğunuz olsaydı nasıl hassas olacaktıysanız öyle olun” diyoruz.

Yıkılan evler kendi eviniz olsaydı nasıl davranacaktıysanız öyle davranın” diyoruz.

Evini yurdunu terk eden insanlar sizin eşiniz, dostunuz, akrabanız olsaydı nasıl bir politika izleyecektiyseniz öyle bir politika izleyin” diyoruz.

Yani gerçekten bu ülkeyi yönetin, bu vatanı sevin, bu milleti anlayın!

Öyle bir yol bulun ki bundan PKK değil ülke kazançlı çıksın. İnsanlar zarar görmesin, Çocuklar ölmesin. Şehirler yıkılmasın.
Sorunları kişisel hesaplarınıza malzeme yapmaktan uzak durun.

Vicdanla akılla, sağduyuyla çözmenin yolunu bulun. Gerçekten siyaset yapın. Yaptığınız siyasetin memlekete, millete faydası dokunsun.

Bu ülkeyi siz yönetiyorsunuz, PKK değil. Kaybedeceği olan sizlersiniz, PKK değil.

Bu nedenle hassas olması gereken de, toplumun canını, malını, halini, istikbalini düşünmesi gereken de sizlersiniz. Bu nedenle ölen her çocuktan sizler sorumlusunuz.

Çünkü sadece yetki değil, sadece güç değil, mesuliyet de sizde. Toplumun yarısını PKK’lı ilan ederek PKK’nın ekmeğine yağ sürmekten başka bir şey yapmıyorsunuz.

Benimsediğiniz üslupla, izlediğiniz politikayla meseleyi daha da işin içinden çıkılmaz hale getiriyorsunuz. Meselenin daha da büyümesinde siyasi bir kazancınız olabilir.

Ama ülkemiz kaybediyor.

Tam da ülkemizi düşündüğümüz, ölen her çocuğu kendi çocuğumuz gibi gördüğümüz için sizin bu akıl dışı politikanızı eleştiriyoruz.

Tam da PKK’nın işine yarayacak yol ve yöntemleri benimseyip, vatanseverlik adına ona buna hakaret etmekle bir yere varamazsınız.

Kendi sonunuzu hazırlıyorsunuz.
(Bu bir tehdit değil, tespit.)

Size emanet edilen ülkeye, size itimat eden millete zarar veriyorsunuz.

Gerçek bu.

Levent Gültekin

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.